KÖY TARİHİ

Kınıkdeliler Köyü Tarihi

Osman DEMİRAL
Tarih Öğretmeni
Köyümüzün tarihini araştırma düşüncesine uzun zamandır sahiptim. Bu hem mensubu olduğum köye karşı bir görev olarak görmemden kaynaklanıyor, hem de ırki bir kimliğe kavuşma isteği şeklinde ortaya çıkardı.
Takdir edersiniz ki bir köyün tarihini araştırmak, o köyde yaşayan insanların ırki bağlarını tespit etmek son derece zordur. Çünkü bu tarihi araştırmacılığı mikro boyuta indirmek demek olmaktadır. Ayrıca bu araştırmayı zorlaştıran ilave unsurlar vardır. Bir yandan Anadolu kavimlerinin göç yolu üzerinde bulunduğundan, mikro bir topluluğun içtimai bağlarını tespit etmek çok zor, çoğunlukla imkansızdır.. Diğer yandan Osmanlı hakimiyeti döneminde çeşitli sebeplerle çok yoğun iç göçler yaşanmıştır. Bu göçlerin sağlıklı bir takibini yapıp isabetli sonuçlara varmak zordur. Bir başka zorlukta köy halkının kendi geçmişi hakkında ilmi ya da menkıbevi hiçbir bilgiye sahip olmamasıdır. Osmanlı içtimai yapısı içinde yüzyıllarca göçebe yaşamış, her türlü yazılı gelenekten mahrum bir toplulukla karşı karşıya bulunuyoruz.
İşte bütün bu olumsuzluklara rağmen köyün tarihi hakkında neler yazılabilirse onları yazmaya çalıştık. Bazen belgelere araştırmalar dayandık, bazen genel tarihlere dayandık, aradaki boşlukları da kendi kişisel becerimiz çerçevesinde tahminlerle doldurmaya çalıştık.
Köyün tarihi köyde yaşayan insanların tarihi ile paralellik göstermiyor. Osmanlı devleti döneminde çok yoğun iç göçler yaşandığını söylemiştik.  Bu nedenle köyün kuruluşundan itibaren en azından birkaç defa boşalıp dolduğu tahmin olunabilir. Çorum bölgesine ait Osmanlı kaynaklarında köy, isimlerinde çokça “viran” kelimesinin kullanılması bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Mesela “Karaviran” gibi. Yani daha önce kurulduğu halde terkedilmiş olan köylere yerleşen insanlar bu tür köyleri genellikle “viran – ören” olarak tanımlamışlardır. Osmanlılarda göçlerin bu kadar yoğun yaşanmasının sebepleri şöyle sayılabilir; göçebe yaşayan insanların göçmesi kolaydır, göçebe aşiretler arasında mücadeleler, aşiret içi mücadeleler, göçebelerle yerleşikler arasında ki çatışmalar, çeşitli sebeplerle devletin takibinden kurtulma isteğidir.
Bu nedenle köyün tarihi ile köyde yaşayan insanların tarihini ayrı ayrı araştırma zorunluluğu görüldü. Çünkü köy 16. yüzyıl sonlarında kurulduğu halde köyün bu günkü halkı köye 19. yüzyıl ortalarında gelmişlerdir.
Genel tarih çerçevesinde bizim köyün tarihi, Anadolu tarihinin bir parçasıdır. Tarih öncesi devirlerde Orta Anadolu’da hakimiyet kurduğu varsayılan Hititler dönemine ait kalıntılara bizim köyde de rastlanmaktadır. Taş devrine ait kalıntılardan söz edilmiyorsa da, maden devri kalıntıları, çanak, çömlek ve yüzük bilezik gibi takı türü eşyalar zaman zaman köylüler tarafından bulunmaktadır. Köyün kurulduğu alan akarsuyun hiç bulunmadığı bir alandır.  Kaynak suları da son derece azdır. Özellikle içilebilme özelliğine sahip su kaynakları daha da azdır. Bu nedenle köyümüz bölgesindeki yerleşim sınırlı su kaynaklarına bağımlılık gösterir.  Ne zaman yapıldığı bilinemeyen (ancak az olduğu için itina ile muhafaza edilen) İğdeli, Külekli, Kuyu, Kayoluk, Bayazın Çorak adlı çeşmeler tarihi devirlerden beri görülen yerleşimlerde belirleyici olmuşlardır.
Bizans dönemine kadar köyümüz önemli bir yerleşim merkezi olamamış, sadece insanların yaşadığı küçük bir yerleşim yeri olabilmiştir.
Bizanslılar dönemine gelince bölgenin en önemli yerleşim yerlerinden biri bizim köy olmuştur. Bunun iki önemli belirtisi vardır. Birisi köydeki Müslüman mezarlığının dışında eski ve büyük bir Bizans mezarlığının bulunması, diğeri de bu mezarlıkta Bizans’ a ait bir anıtın var olmasıdır. Bu anıt takriben 1,5 metre yüksekliğinde üçgen şeklinde beyaz bir taştan yapılmıştır. Üzerinde Bizansça yazılı bir metin vardır. Bu anıt uzmanlarca okunmuş, ölen bir genç kız için yazılmış ağıt olduğu ifade edilmiştir.
Bizansın 11. yüzyıldan itibaren bölgeyi terk ettiği bilinmektedir. Öyleyse bu anıt 11. yüzyıldan önceye ait olmalıdır. Daha o devirlerde böylesine gösterişli bir anıtın bulunduğu bir yerin Bizans kültüründe önemli bir yer olduğu kabul edilebilir.
Köyümüzde bulunduğu çevre ile birlikte Danişmentli, Selçuklu, Eratna Kadı Burhaneddin Devletlerinin Hakimiyetini yaşamıştır. Yıldırım Beyazıt döneminde bölge Osmanlı Devleti yönetimine geçmiştir.
Yavuz Sultan Selim   döneminde "sancak" haline gelen Çorum'a bağlı beş kaza vardır. Bunlar; Çorumlu Osmancık, İskilip, Karahisar-ı Demir (Bugünkü adıyla Kalehisar Köyü)ve Katar adındadır.
1578 yollarında bölgede toplam üretim içinde ki payı Çorumlu ve Karahisar-ı Demirli'de %5 Katarda %3 İskilip'te %9 civarındaydı. Pamukta %5 ile Katar Başta Gelirdi. Azda olsa Karahisar-ı Demirli ve İskilip'te  keten ve kendir üretimine rastlıyoruz. Bölge ekonomisi temelde hububat üretimine ve bir dereceye kadarda hayvancılığa dayanıyordu.
Bütün Anadolu'yu kaplayan Celali İsyanlarının Çorum'da da etkili olduğunu biliyoruz. Bu isyanların Çorum'da büyük bir tahribata sebebiyet verdiğini söylemek abartma sayılmamalıdır.
16. yüzyıl sonlarında Çorumlu kazasına bağlı Serkiş Divanı (nahiye) Çorum'un batısında olarak ifade ediliyor. Bizim köy bulunduğu yer itibariyle Karahisar-ı Demirli kazası ile Serkiş Nahiyesi arasındadır. Bugün Çorum'un batısında ki tepelerde "Divanköy" adında bir köy bulunmaktadır.
Nahiye-i Divanı Serkis: Çorumlu Kazasının diğer bir nahiyesi durumunda olan Serkis Divanı 6 köy ve bir mezradan oluşan küçük bir idari birimdir. Karahisar-ı Demirli ve Çorum Kazası arasında bulunduğunu tahmin ettiğimiz divanın toplam nüfusu 1500 civarındadır. Bağlı köylerden bazıları şunlardır.; Deliler, Karacapınar, İbrahim-i Kiçik, Sarı Hasan, Tanrıvermiş.
Karahisar-ı Demirli Kazası; Prof. Faruk Sümer, Karahisar'ın Selçuklular döneminde bölgenin idari merkezi olduğunu, Çorum' un ise Osmanlılar döneminde  oluştuğunu ileri sürmektedir. Karahisar-ı Demirli Selçuklular dönemindeki canlılığını muhafaza edememiştir. 1522' de 176 vergi hanesi bulunan kaza merkezi 1576'da daha da küçülmüş ve vergi hanesi 116'ya düşmüştür. Bu dönemde Karahisarda Kadı ve Kazancılar adıyla iki mahalle vardır. 1576'da kazaya bağlı köy sayısı 43'ü bulmaktadır. Ancak bazı köylerin tek vergi kaleminde birleştiğini de belirtmek gerekmektedir.(Kozviran ve İnce göz köyleri birleştirilerek yazılmıştır.) Bunlarla beraber köy sayısı 42'ye erişir. Kazaya bağlı bazı köyler ; Alagöz (Karaçay), Divanı-ı Gazi, Kilise Köyü, Sarıkamış Köyü, Zeynalözü, Demir Ziyareti Köyü (muhtemelen Demirşeyh Köyü), Yılgınovacığı, Sapakol, Ağcakaya, Cızlavuk.
Kazada çokça mezra vardır. 1520-1576 yılları arasında 9 mezra köye dönüştü. 1576 'da Ağcayörük, Çayırhan, Göynücek, Kantar, Köse Hasana, Sarvan ve Yılgın Ovacığı gibi mezralarda azda olsa bir yerleşme sözkonusudur.
Bu bilgilerden hareketle bizim köyün durumunu  değerlendirebiliriz.  1570'li yıllarda bizim köyün doğusunda Çorum'a bağlı Serkis Nahiyesi, batısında da Karahisar-ı Demirli kazası vardır. 1530 tarihli Vilayat-ı Karaman ve Rum'a ait defteri hakanide bizim köyden ve Kınık'tan bahsediliyor. 1530 tarihli verilere göre çorum haritasında bizim köy yer almaktadır. Sözkonusu harita ekte sunulmuştur. Divan-ı Serkis'e yada Karahisar-ı demirli kazasına bağlı olarak belirtilmiyor. muhtemelen küçük bir mezra veya göçebeler için bir kışlaktır ki "kışla" sözü bölgemizde yer adı olarak vardır.
Ancak Çorum İlahiyat Fakültesi hocalarında Ali ILICA'nın doçentlik tezinde 1595 tarihine göre hazırladığı haritada Kınık ve Kınıkdeliler  köyü yer almaktadır. Bu haritada bizim köyden sonra batı yönündeki ilk köy İnalözü köyüdür ki, aradaki köyler Çorum ekradına mensup halkın oluşturduğu köylerdir. Çorum kürdleri denilen bu aşiretin bölgeye gelmesi 18. yüzyıl olacaktır.
1758'de ekratlık (Çorum Kürtleri) kabile kethüda ve ihtiyarları Çorum Kazası Nahiyelerinde kurulan sakin olan Döşlü  aşiretleri halkından şikayet etmektedirler. Çorumlu dergisindeki bu belge düşüncemizi desteklemektedir.
Osmanlılarda toprak tımar sistemine göre düzenlenirdi ve Tahrir defterine kaydedilirdi. Ancak dikkatimi çeken şu oldu ki Çorumdan Kınık köyüne kadar olan toprağın kaydına rastlandığı halde, Kınık'tan sonraki topraklar kayıtta yer almıyor. Buradan hareketle bölgenin zirai değerinin azolduğu ve bu burada daha çok göçebelerin yaşadığı sonucuna ulaşılabilir. Bu durum bölgeyi 19. yüzyıl ortalarında alınan kürt göçüne uygun hale de getirmekteydi.
Köyümüzün bulunduğu bölgeyle ilgili olduğu için iki konuda daha kısa bilgi aktarmayı gerekli görüyorum. Birincisi; Çin'den ve Orta Asy'dan Anadolu'ya uzanan İpekyolu İskilip'ten Karahisar-ı Demirli'ye uzanmaktadır. İkincisi Osmanlı padişahları İran Seferine giderken yol olarak Çorum'u kullanmışlardır ve orduya hizmet için Çorum'daki yörükler at yetiştirmişlerdir.
Köyümüzün adının kaynağını net olarak tespit etmek mümkün değildir. Ali ILICA hocanın hazırladığı 1595 tarihli haritada "Kınıkdeliler" adı kullanılmaktadır. Muhtemelen bölgeye göç ile gelen yeni topluluk Oğuzların Kınık boyuna mensuplar. Çünki Kınık Köyü'de aynı tarihte sahneye çıkıyor.
O dönemde köy adları Oğuz boy isimleri, aşiret isimleri, kişi isimleri, olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle bizim köyün adı da bir aşiret veya bir kişiden alınmış olmalı. "Kınıkdelileri" sözü deliler ile kınık arasında bir ilişkiyi, bir bağlantıyı hatırlatmakta ise de başka delilerden ayırmak için yakınlığı sebebiyle birlikte kullanılmış olabilir. Çevrede kişi adlarıyla anılan köyler mevcuttur. Delibekiroğlu, Büğrüoğlu, Karadonayşe, Çölbeyoğlu gibi... Mevcut kaynaklardan ulaşılan bilgiler bunlardır. Tahrir defterleri ve şeriye sicilleri yayınlandıkça yeni bilgilere ulaşılacaktır.
Köyümüzde yaşayan insanların boy tarihlerini tespit etmeye çalışıyorum, tamamlandığında iletilecektir. Bu konularda elinde bilgi ve kaynak bulunan köylülerimizin ilgisini ve yardımını bekliyorum. Buradan izninizle 20. yüzyılın en mazlum köyü olan Erzincan'ın Başbağlar köyünü "Kardeş Köy" ilan ediyor, acılarını paylaşıyorum. Davaları davamızdır.


Alıntıdır  .  Kaynak : Osman DEMİRAL